8 Eylül 2014 Pazartesi

Bolu...






Hey hey efeler hey...

Benden selam olsun Bolu Beyine

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden gargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.

Hey hey gene de hey...
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

Hey hey efeler hey
Köroğlu düşer mi yine şanından
Çıkarır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden, düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır

Köroğlu



       Bilmiyorum hala Köroğlu Destanı'nı bilmeyen var mı? Biz ortaokulda hatta lisede Köroğlu Destanı ile ilgili edebi eserler okurduk. Benimde çok hoşuma giderdi Kahramanlık yazıları (hala öyle). Özellikle bilek gücüne ve zekâya  bağlı olanlar.

       Köroğlu Destanı Bolu'ya olan ilgimin kaynağını oluşturmuştu.  Aradan geçen yıllarda Bolu ile ilgili duyduklarım okuduklarım ve gördüklerim ilgimi arttırdı ve Bolu'ya gitme isteği uyandırdı. Bu zamana kadar gerçekleştirme fırasatı da bulamamıştım.

       Geçtiğimiz günlerde Bolu'ya gitmek nasip oldu. Beklentimin çok altındaydı. Bolu hayalimdeki Bolu değildi elbette sanki küçük bir ilçeydi. Neden beklentilerim bu kadar yüksekti? Neden abartmıştım ki? Adını yeni duyurmuş illerin aksine yıllar önce ün yapmış olabilir, üstelik ünü ülkemizin dışına çıkmış da olabilir, pek çok ülkelerden  buraya yılın her döneminde yerli ve yabancı ziyaretçiler de gelebilir. Bu yeterli miydi beklentileri karşılamaya. Değilmiş... 

       Bolu benim bildiğim ve gördüğüm tek bir caddeden oluşuyor. Ara sokaklar bu caddeye açılıyor. Bu cadde gece ayrı bir güzel oluyor gündüz ayrı...













       Bu caddenin üzerinde pek çok (ben 4'ten sonrasını saymadım.) cami olması dahası eski olması benim çok hoşuma gitti. Sanki Bolu kurulduğu ilk gün gibi. Eski yapılar, evler hala duruyor. Binaların çok azı, camilerin ve halka açık diğer umumi yerlerin neredeyse büyük bölümü restore edildi. Özellikle bu görüntüsü çok güzel. Bolu'nun hoşuma giden bir başka yönü insanların birbirine karşı olan nezaketi ve muhabbeti...

       Burayla ilgili diğer bir izlenimim ise insanlar sanki yaşamak (karınlarının doyurmak ) için yaşıyorlarmış gibi görünüyor. Çünkü sadece bir kişi çok çalışmış gibi görünüyor. O da İzzet Baysal. İzzet Baysal ne yaptıysa o varmış gibi. Bolu adını duyunca hemen aklımda yeşillikler, ağaçlar ve çiçekler ve yemek gelir. Şehir müstakil binalardan oluşmasına rağmen parklar bahçeler (hatta binaların bahçeleri terkedilmiş gibi) çok bakımsız. 




       Sadece Bolu-Merkez de geçirmedik vaktimizi. Gölköy'e gittik. Gölköy Bolu'nun su ihtiyacını karşıladığı barj gölü. ( Biz burayı gezerken Yalova Belediyesi susuzluk nedeniyle günün belirlenen saatlerinde su  kesintisi olacağına dair kısa mesaj gönderdi. ) Burası da çok güzeldi. Malum ben çok vakitsiz gittim ama eminim  İlkbaharda çok güzel oluyordur. Piknik alanları, çamlar ve barajın manzarası çok güzeldi. İnşallah tekrar gitmek nasip olur. Çok isterim.     

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails